İnsanlık olarak son yıllarımızın en çok gündem olan konularından bir tanesi de dünyaya olan etkimiz, küresel ısınma ve yaşanan iklim değişiklikleri. Sanayi devriminden bu yana artan çevre kirliliğinin ve bunun yarattığı ekolojik değişimlerin son yıllarda daha fazla gündem olmasının sebebi ise, hem insanlar olarak buna karşı bilinçlenmiş olmamız, hem de çevreye verdiğimiz zararın artık geri dönüşü olmayan noktalara gelmesi. Endüstriyel üretim ve tüketim adına çevreye olan etkimiz, firmaların ve ulusların imzaladığı fakat uygulamadığı anlaşmalar her geçen yıl tepkilerin daha da sesli dile getirilmesine sebep oluyor. 17 yaşındaki Greta Thunberg’in başlattığı Fridays for Future hareketi de devletleri bu kurallara uymaya, denetim mekanizmalarını ise göreve davet eden bir hareket.
2018 yılının ağustos ayında, İsveç’in Stockholm kentinde, Greta Thunberg adında bir lise öğrencisi İsveç hükumetini 2015 yılında Paris’te imzaladıkları Birleşmiş Milletler Çevre Sözleşmesi’ne uymadıkları için protesto etmeye başladı. Greta 3 hafta boyunca okula gitmeyerek İsveç Parlamento binasının önünde eylem yaptı. 3 haftalık eylemin ardından bu protestoyu, İsveç hükumeti imzaladığı anlaşmadaki kurallara uyana dek cuma günleri okula gitmeyerek sürdürmeye karar verdi ve "Fridays for Future” hareketini başlatmış oldu. Yaptığı eylem ile diğer öğrencileri de Cuma günleri okula gitmeyip eylem yapmaya davet eden Greta, bir süre sonra sosyal medyada viral oldu ve Fridays for Future hareketi farklı ülkelerden öğrencilerin de okula gitmemesi ile büyümeye başladı. Aralık 2018’e geldiğimizde ise dünyanın her köşesinden 20.000 öğrenci Greta’nın başlattığı harekete katılmıştı (1). TEDxStockholm, Davos, COP24 gibi pek çok konferansa konuşmacı olarak katılan Greta, 2019 yılında New York’ta yapılan Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen İklim Zirvesine de konuşmacı olarak katıldı. Türkiye, Almanya, Fransa, Arjantin ve Brezilya’yı iklim bilimine aykırı davranmakla suçladı ve yetkilileri gelecek nesillerin çocukluğunu ve hayallerini çaldığını söyledi. Dünya çapında ses getiren Greta’nın Asperger Sendromlu olması da onu ilginç yapan detaylardan bir tanesi. Sosyal iletişim problemlerine sebep olan bu hastalığın, kendisinin bu derece duyarlı olmasında payı olduğunu da söylüyor.
Peki dünyadaki ekolojik değişimin farkına varabilen tek kişi 17 yaşında bir lise öğrencisi mi ya da bu değişim göz ardı edilebilecek kadar düşük bir seviyede mi? Geçtiğimiz son 10 yıl, son 150 yıl içinde yaşanmış en sıcak 10 yıllık dilim olma ünvanını elinde bulunduruyor. Karbon salınımının artması ile dünyanın sıcaklığı 1850 yılına göre 1.1 derece artmış durumda (2). Karbon salınımının artmasının başlıca sebepleri ise enerji tüketimi, sanayileşme, tarım ve hayvancılık, atık maddeler ve modern yaşam tarzı. Her ne kadar bütün bu faktörler birbiriyle iç içe geçmiş olsalar dahi; enerji tüketimi, sanayileşme, tarım ve hayvancılık ve atık maddeler daha çok endüstriyel büyümenin ve sanayileşmenin bir sonucu iken, bireyler olarak bizim en çok sorumlu olduğumuz etmen ise tüketim toplumu olmamızdan dolayı ortaya çıkan modern yaşam tarzımız. Toplu ulaşım yerine kullandığımız şahsi araçlarımız, fast food tüketim alışkanlıklarımız, modaya uymak adına yaptığımız alışverişler ve günlük yaşam içerisinde rutin olarak görülen, çevreye etkileri etkilerini göz ardı ettiğimiz pek çok alışkanlık bu modern yaşam tarzının bir parçası. Avrupa Parlamentosu’nun 2019 yılında yayınladığı rapora göre, ortalama bir Avrupalı 20 yıl öncesine oranla %40 daha fazla kıyafet alışverişi yapıyor. 2015 yılında Avrupa’da toplamda 6.4 milyon ton ağırlığında kıyafet alışverişi yapıldı. Kişi başına düşen rakam hesaplandığında 12.5 kilo gibi bir rakamla karşılaşıyoruz. Aynı zamanda, yine ortalama bir Avrupa vatandaşı, dolabındaki kıyafetlerin de %30’unu en az bir senedir kullanmıyor (3). Bütün bu gereksiz tüketime sebep olarak ise kıyafet fiyatlarında yaşanan düşüş ve hızlı moda akımının tüketicilere dayatılması gösteriliyor. Dünya geneline baktığımızda ise, 2017 yılında yayınlanan Global Fashion Agenda’nın raporuna göre, tekstil endüstrisi 2015 yılında 79 milyar metre küp su kullanırken, 1,715 milyon ton karbondioksit gazının salınımına ve 92 milyar ton atığa sebep oldu (4).
Bu büyük rakamların sadece tekstil endüstrisinin etkisi olması da içinde olduğumuz durumun önemini anlatıyor aslında. Ayrıca, bu rakamların 2030 yılında en az %50 oranında artmış olması bekleniyor. İnsanlar olarak artık bir önlem almazsak geri dönüşü olmayan ekolojik dengesizliklere sebep olacağız. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak aslında toplum olarak görevlerimizden bir tanesi. Greta’nın başlattığı Fridays for Future hareketi de tam olarak bunu savunan bir oluşum. Geleceği için endişelenen çocukların yetişkinleri duyarlı olmaya davet etmesiyle başlayan bir eylem. Hareketin büyümesi ile birlikte bu eyleme sadece çocuklar değil, yetişkinler de destek vermeye başladı. Bugün dünyada genciyle yaşlısıyla 1.4 milyon kişi Fridays for Future akımına destek veriyor (5). Bizler de bir parçası olduğumuz bu dünyanın dengesini bozmamak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak adına bu bilinç doğrultusunda hareket etmeliyiz. Buna başlamanın en kolay yolu da günlük yaşam tarzımızda değişiklik yaparak, tüketim alışkanlıklarımızı nasıl değiştirebileceğimize bakmak olabilir mi?
BATUHAN GEÇGEL
KAYNAKLAR
1)https://www.bbc.com/news/world-europe-49918719
3) https://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/BRIE/2019/633143/EPRS_BRI(2019)633143_EN.pdf